Haber

Beyoğlu Belediyesi’ne Bir Hafta İçinde 2. Tahliye… Özgür Çelik: Engellemeleriniz Yarın Bir Demokrasi Tokadı Olarak Mutlaka Sizlere Dönecek

Haber: EDDA SÖNMEZ – Kamera: MEHMET ÇALPAR

(İSTANBUL) – Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney, Beyoğlu Kaymakamlığı içindeki hizmet birimlerinin tahliye edilmesinin ardından bu kez de Terra Santa sanat merkezinden tahliye kararı verilmesine tepki gösterdi. Sanat merkezi önünde CHP’li yöneticilerle birlikte açıklama yapan Güney, “10 yıllığına tahsis edilen Terra Santa Manastırı maalesef bugün haksızca, hukuksuzca daha protokole sekiz yıl varken, ikinci yılın sonunda tahliye ediliyor. Bugün bürokrasiyle, bugün yargıyla, siyaset dizayn edilmeye çalışıyor” dedi. CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik de, “Bu engellemelerin altına imza atanlar; nasıl geçmişteki engellemeleriniz ilk seçim sandığında bir demokrasi tokadı olarak döndüyse bugünkü engellemeleriniz de yarın bir demokrasi tokadı olarak mutlaka sizlere dönecektir” diye konuştu.

Beyoğlu Belediyesi’ne tahsis edilen Terra Santa Manastırı Sanat Merkezi’nin tahliye kararına Belediye Başkanı İnan Güney, sanat merkezi önünde yaptığı açıklamayla tepki gösterdi. Açıklamaya, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, CHP İstanbul Yönetim Kurulu, CHP İlçe Başkanları, CHP Beyoğlu Meclis Üyeleri, Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş, Beşiktaş Belediye Başkanı Ali Rıza Akpolat, Adalar Belediye Başkanı Ali Ercan Akpolat, Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel, Eyüp Belediye Başkanı Mithat Bülent Özmen, Sarıyer Belediye Başkanı Mustafa Oktay Aksu, Şile Belediye Başkanı Özgür Kabadayı, CHP İl Kadın Kolları Başkanı Hatice Selli Dursun, Beyoğlu Belediyesi Başkan Yardımcıları katıldı.

Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney, bir hafta içinde ikinci tahliye kararı verilmesine tepki gösterdi. Güney yaptığı açıklamada şunları söyledi.

“Ben buradan Sayın Kaymakama da sormuş olayım. Temmuz ayında biten belediye hizmet binamız neresi?”

“Geçen cuma da Beyoğlu büyük bir haksızlığa ve hukuksuzluğa maruz kaldı. ve bu cuma günü de yarın sabah 08.30’da arkamızda bulunan Terra Santa Manastarı’nın polis zoruyla tahliye edileceği tarafımıza tebliğ edildi. Ancak nedeni yazmıyordu. Şimdi biz kadın el emeği pazarı kurduk biliyorsunuz. 340 tane evini geçindirme derdinde olan, evinde el emeği ürün yapan kadınları için evine gelir kapısı olsun, ekonomik koşulların zor olduğu bugünlerde ekonomik olarak evlerine destek olsunlar dediğimiz 340 kadının el emeği göz nurunu satacağı ürünler maalesef gece yarısı sabah saat 04.00’e karşı o ürünler kırılarak kaldırılmıştı. Biz 42 tane devlet okulunu baştan aşağı boyadık lavabolarını yaptık, görevimiz olmamasına rağmen okulun açıldığı sabah, teşekkür pankartlarımız okullardan söküldü. Yine geçen hafta belediye ek hizmet binamız, kaymakamlıkla birlikte kullandığımız ek hizmet binası. Gerekçe ise şu Temmuz ayında Beyoğlu Belediyesi’nin biten binası. Beyoğlu’nun nüfusu 218 bin, 218 bin kişinin hiçbiri bu belediye binasının nerede olduğunu bilmiyor. Ben buradan Sayın Kaymakama da sormuş olayım. Temmuz ayında biten belediye hizmet binamız neresi? Gösterirse biz de oraya birlikte taşınmak isteriz tabii ki.

“Geçmiş sekiz ayda sorun olmazken bugün neden sorun ettiniz?”

Bugün arkamızda bulunan Terra Santa Manastırı’ndayız. Terasanta Manastırı şurada Vakıflar Genel Müdürlüğü tahsis protokolüyle kültürel sanat ve Gençlik Merkezi hizmetlerinde kullanılmak üzere 22.10.2022 tarihinde on yıl süreyle -şurada yazıyor- 2022 tarihinde bu da vakıflar meclisinin oy birliğiyle aldığı karar. 10 yıl süreyle Beyoğlu Belediyesi’ne tahsisi uygun bulunmuştur. Tarih 12.12.2022. Dolayısıyla 10 yıllığına tahsis edilen Terra Santa Manastırı maalesef bugün haksızca, hukuksuzca daha protokole sekiz yıl varken, ikinci yılın sonunda tahliye ediliyor. Şimdi bize bir ay önce yedinci ayda gelen Vakıflardan tebligat buydu. Niye iptal ediyorsunuz dediğimizde şunu yazmışlardı. Bir demişler içine mescit açmışsınız. Bunu özellikle basın mensuplarına altını çizerek yazıyorum. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün yolladığı yazı burada ve içerisine ikinci katını ise mescit olarak kullandığımız. İptal nedenlerinden birisi mescit açılmış olması. İptal nedenlerinden ikincisi kütüphane açılmış olması. İptal nedenlerinden üçüncüsü de burada bulunan kafenin açılmış olması. Tabii ilginç olan bunların hepsi bir göreve gelmeden sekiz ay önce açılmış yerler. Dolayısıyla geçmiş sekiz ayda sorun olmazken bugün neden sorun ettiniz?

Geçmiş sekiz ayda bunlar sözleşmeye aykırı diye herhangi bir tebligatta bulunmazken bugün niye bir anda yetkiniz olmamasına rağmen bu sözleşmeyi iptal ettiniz. Şu karton. Şimdi sözleşmede şöyle yazıyor; herhangi bir sözleşmede aykırılık varsa bir aylık bir süre verilecek diyor size. O sürenin sonunda düzeltmezseniz sözleşme iptal edilecek diyor. Yine burada Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün protokolü bize herhangi bir süre verilmeden bu üç gerekçe öne sürülüp sözleşmeniz bitirildi. Anahtarları teslim edin dendi.

“Biz burada hakkı hukuku savunmaktan vazgeçmeyeceğiz. Biz haklıyız. Biz dünden daha da güçlüyüz”

Şimdi geçen cuma bunu yaşadık. Bu cuma yaşıyoruz. Önümüzdeki cumaya ne olacak? Bilmiyoruz. Ancak peygamber efendimizin bir lafı var, biliyorsunuz ‘zalime karşı durmak cihadın en büyüğü diyor, cihadın en büyüğü zalime karşı hakkı savunmaktır’ diyor. Dolayısıyla biz burada hakkı hukuku savunmaktan vazgeçmeyeceğiz. Biz haklıyız. Biz dünden daha da güçlüyüz. Niye? Bizim yanımızda bizim arkamızda Beyoğlu’nun 45 mahallesi var. Bizim arkamızda Kasımpaşa var, Hacıahmet var, Cihangir var, Örnektepe var, Piyalepaşa var. Bizim arkamızda Beyoğlu’nda yaşayan bütün hemşehri gruplarımız var. Bizim arkamızda emekli evinde bir liraya çay içen Mehmet amca var. Bizim arkamızda 2096 tane her gün beslenme çantası evine giden Eymen evladımız var. Bizim arkamızda her gün engelsiz taksiyle bacakları hasta olduğu için yürüyemeyen Mehmet amcanın kullandığı engelsiz taksiyi kullanan Mehmet amca var. Bizim arkamızda Beyoğlu halkı var.

“Bu hukuksuz kararlara imza atanlar kendine kurdukları fildişi saraylarda maalesef fildişi kulelerde halktan uzak bir şekilde yaşamaya görev yapmaya devam ediyorlar”

Ancak bu hukuksuz kararlara imza atanlar kendine kurdukları fildişi saraylarda maalesef fildişi kulelerde halktan uzak bir şekilde yaşamaya görev yapmaya devam ediyorlar. Ben Beyoğlu’nda doğdum. Çocukluğum bu sokaklarda geçti. 45 mahalle İnan Güney’in çocukluğunu da bilir. Bugününü de bilir. Yarın da bu sokaklarda hayata veda edeceğini bilir. Dolayısıyla biz buraya görevlendirmeyle değil, biz buraya halkın oyuyla, halkın iradesiyle gelmiş bulunuyoruz. Burada savunduğumuz bizim kendi hakkımız, hukukumuz değil, 218 bin Beyoğlu seçmeninin hakkı ve hukuk burası biz geldiğimizde tek bir kültürel etkinliğe ev sahibi yapmamışken bizim dönemimiz bize şu kısacık yaz döneminde yedi tane konsere onlarca açık hava sinema gösterimine yine defalarca başkonsolosluklarla yaptığımız etkinliklere ev sahip yaptı ve Beyoğlu’nun kültür sanatına yön verecek 30 yakın sanat üreticisiyle buralarda defalarca toplantılar yapıp Beyoğlu’nun kültür sanatına yön verme gayreti içerisindeydik. Tüm bu çabaların sonucunda buradaki kafeyi de her gün bin 500 yüze yakın genç kardeşimiz kullanıyordu.

“Bizim arkamızda kimsesizlerin kimsesi olacaksın diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün fikriyatı var”

Dolayısıyla burası aslında Beyoğlu Belediyesi’ne değil burası az önce saydığım kültür sanat tüketicilerine, genç kardeşlerimize kütüphaneyi kullanan kardeşlerimize kapatılmış durumda. Bunun altını özellikle çizmek istiyoruz. Ama bizim arkamızda Cumhuriyet’in 100 yıllık mirası var. Bizim arkamızda ‘kimsesizlerin kimsesi olacaksın’ diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün fikriyatı var. Biz doğru bildiğimizden bir adım geri atmayacağız. Söylememiz gereken cümlelerden bir tekini bile eksik söylemeyeceğiz kıymet dostlarım. Bugün bürokrasiyle, bugün yargıyla, siyaset dizayn edilmeye çalışıyor. Beyoğlu Belediyesi’ne bürokrasiyle engel olunmaya çalışılırken maalesef Büyükşehir Belediye Başkanımız da bugün yargıyla siyaset yasağıyla karşı karşıya. Bunların konuşuluyor olması bile bir demokrasi ayıbıdır. Bunların konuşuluyor olması bile ülkede demokrasiyi içine sindirememenin bir uzantısıdır. Dolayısıyla kimin siyaset yapacağına, kimin Türk halkının önünde sandık iradesiyle seçilip seçilmeyeceğine bürokrasi yargı değil, Türk halkı karar verecektir diyorum ben.”

CHP Örgütü, belediye başkanları destek verdi

Açıklamaya CHP İstanbul İl Örgütü tam kadro destek verirken, İl Başkanı Özgür Çelik, “Beyoğlu Belediyesi’ne yönelik gerçekleştirilen hukuksuzluklar, adaletsizlikler ve engellemelere yönelik Beyoğlu Belediye Başkanımız Sayın İnan Güney’e bir dayanışma göstermek için burada 39 ilçe başkanımızla, 26 belediye başkanımızla, il yöneticilerimizle, kadın kolu ve gençlik kolu başkanımızla, meclis üyelerimizle burada Terra Santa’dayız. 31 Mart seçimlerinde Beyoğlu’nda demokrasi tecelli etti ve 31 Mart seçimlerinde Beyoğlu halkı bir karar verdi. Beyoğlu halkı 31  Mart’tan itibaren Beyoğlu’nu Belediye Başkanımız İnan Güney’in yönetmesine karar verdi. Ancak 31 Mart’tan bugüne kadar çok planlı ve sistematik bir biçimde, Beyoğlu’nda özellikle bürokratların, birtakım hukuksuz uygulamalarına birtakım engellemelerine birtakım adaletsiz uygulamalarına şahitlik ediyoruz.” dedi.

Özgür Çelik, Beyoğlu Belediyesi’ne yönelik engellemelerle ilgili şunları söyledi:

“Geçtiğimiz hafta belediyenin ek hizmet binası, hukuksuz bir biçimde boşaltıldı. Evet, Beyoğlu Belediyesi, on yıldır İstiklal Caddesi’nin alt kısmında TRT binasını kullanıyor. Ama Beyoğlu Belediye Başkanımız İnan Güney 31 Mart’ta göreve geldikten sonra 14 yıl bedeli karşılığında TRT binasında belediye hizmet verirken 31 Mart sonrasında 10 milyonluk bir ecrimisil Beyoğlu Belediyesi’ne gönderildi. ve Beyoğlu Belediyesi’nde kadın el emeği pazarı bir gece yarısı bürokratların talimatlarıyla kolluk kuvvetlerinin marifetiyle kaldırıldı. Bugün de burada Terra Santa’da bir tahliye kararını gönderdiler ve yarın tahliye edilmesiyle ilgili yine bürokratlar eliyle Beyoğlu Belediyesi’nin buradaki hizmetlerini engellemeye çalışıyorlar. Gerçekten şunu çok merak ediyoruz. Şimdi sıra nereye gelecek? Başkanımız da ifade etti. Önümüzdeki cuma günü hangi hukuksuz kararın altına imza atacaklar. Belediyenin hangi hizmetini engelleyecekler? Bunu merak ediyoruz.”

“Beyoğlu halkı cezalandırılıyor”

CHP İstanbul İl Başkanı Çelik şöyle devam etti:

“Burada cezalandırılan kimdir? Burada cezalandırılan İnan Güney değildir. Burada cezalandırılan Cumhuriyet Halk Partisi değildir. Burada cezalandırılan Beyoğlu halkıdır. Bakın burayı günde binlerce genç ziyaret ediyor. Buranın kafesinde oturuyorlar. Vakit geçiriyorlar. Burada birtakım sanatsal, kültürel etkinlikler gerçekleştiriliyor. Film gösterimleri gerçekleştiriliyor 31 Mart’tan bu yana. Konserler gerçekleştiriliyor ve Beyoğlu halkı bu hizmetlerden faydalanıyor. Şimdi buraya bir tahliye kararı getirerek kimi cezalandırıyorsunuz? Beyoğlu halkını cezalandırıyorsunuz. Bizim belediye başkanlarımız ilçelerindeki bütün komşularına eşit hizmet vermek için bir mücadele içerisindeler. 31 Mart’a kadar partinin belediye başkan adaylarıydı. Ama 31 Mart’tan sonra yaşadıkları ilçenin bütününün belediye başkanları var. Benim Cumhuriyet Halk Partili olarak yakamda halen Cumhuriyet Halk Partisi rozeti var. Her zaman vardı. Ama belediye başkanlarımız 31 Mart’ta yakalarındaki parti rozetini çıkarttılar. ve hepsi seçimi kazandığı gün yakalarına Türk bayrağı taktılar. Ay yıldızlı bayrağımızı taktılar. Anlamı şudur: Evet biz bu ülkede bize oy veren komşularımızın oylarıyla seçildik diyorlar. Ama siyasi parti tercihleri ne olursa olsun seçimde hangi partiye oy vermiş olurlarsa olsun bütün komşularımıza hizmet sunacağız diyorlar yakalarındaki Türk bayrağı rozetiyle.

“Partizanlığı bir kenara bırakın”

Burada bu uygulamaları gerçekleştiren bu engellemelerin bu hukuksuz kararların altına imza atan bürokratlara seslenmek istiyorum. Lütfen partizanlığı bir kenara bırakın. Bu uygulamaları ya bir yerlerden talimat alarak gerçekleştiriyorsunuz. ya da birilerine şirin görünmek için bu uygulamaları gerçekleştiriyorsunuz. Sizler hepimizin vergileriyle aldığınız maaşlarla o koltuklarda oturan bürokratlarsınız. Sizler toplumun her kesimine eşit yaklaşmak zorundasınız. Sizler, bütün kurum, kuruluşlara eşit yaklaşmak ve eşit hizmet etmek zorundasınız. Günün sonunda bu halkın vergileriyle, toplumun tüm tüm kesimlerinin vergileriyle aldığınız maaşlarla o koltuklarda oturduğunuzu unutmamanız lazım. Buradan bürokratlara başka bir soru daha sormak istiyorum. Eğer 31 Mart’ta Beyoğlu halkı İnan Güney’i değil de bir önceki dönem görev yapan belediye başkanını seçmiş olsaydı TRT binası için 10 milyon ecrimisil gönderilecek miydi? Hayır gönderilmeyecekti. Çünkü 10 yıl boyunca bila bedel bir biçimde TRT binasında Beyoğlu Belediyesi’nin hizmet vermesine izin verildi. Ama 31 Mart’ta İnan Güney bir Cumhuriyet Halk Partisi üyesi İnan Güney Belediye Başkanı seçildiği için 10 milyonluk bir ecrimisil gönderildi. Eğer Haydar Ali Yıldız 31 Mart’ta seçilmiş olsaydı ve görevine devam etmiş olsaydı Beyoğlu’ndaki el emeği, pazarı kaldırılacak mıydı? Hayır kaldırılmayacaktı. Çünkü geçmişteki uygulamaların hepsini biliyoruz.

Bugün bizim Taksim Meydanı’nda hiçbir etkinliğimize izin vermeyen 1 Mayıs Meydanı’nı 1 Mayıs’a Taksim’i kapatanlar Taksim’de hiçbir etkinliğe izin vermeyenler geçmişte Taksim Meydanı da dahil olmak üzere Beyoğlu Belediyesi’ne hem meydanlarda hem sokaklarda el emeği pazarlarına izin vermişler ama İnan Güney Beyoğlu’nda belediye başkanı seçildiği için bugün el emeği pazarını kolluk güçlerinin marifetiyle kaldırıyorlar.

“Engellemeler bir kez daha demokrasi tokadı olarak sizlere dönecektir”

Yer geldi bakanlık yetkileriyle büyükşehir belediye başkanımızı engellemeye çalıştılar. Yeri geldi Cumhurbaşkanlığı yetkileriyle Büyükşehir Belediye Başkanımızı engellemeye çalıştılar. Ama tüm bu engellemelere rağmen Büyükşehir Belediye Başkanımız 2019’dan, 2024’e kadar İstanbul halkına projeci, icraatçı, halkçı, bir yönetim anlayışı sergilemiş oldu ve 2019’daki 12 bin oyluk oy farkı 2024’te bir milyonun üzerine çıktı. Bu şu anlama geliyor. Bu engellemeleri gerçekleştirenler bu engellemelerin altına imza atanlar nasıl geçmişteki engellemeleriniz ilk seçim sandığında bir demokrasi tokadı olarak döndüyse bugünkü engellemeleriniz de yarın bir demokrasi tokadı olarak mutlaka sizlere dönecektir. Bu yüzden bu engellemelerden vazgeçin diyoruz. İnsanların hizmet alma hakkını engellemekten vazgeçin diyoruz.

“Yargı sopasıyla siyaseti dizayn edemezsiniz”

Bunlar yerel ölçekteki engellemeler. Ama Türkiye yaklaşık bir haftadır zamandır bir meseleyi konuşuluyor. O da şudur: Büyükşehir Belediye Başkanına acaba istinaftan bir siyaset yasağı gelir mi meselesi konuşuluyor. Şunu ifade etmek isterim: Yargı sopasıyla, siyaset dizayn etmek…Hiçbir yasak, hiçbir baskı halkın coşkun akan selinin arkasında ve önünde duramaz. Halk bir karar vermiştir. Türkiye’de 31 Mart’ta halk kararını verdi ve büyük bir değişim ilk seçimde, bir erken seçimde de bir değişim Türkiye’de gerçekleşecektir. Biz bu gündemdeki siyaset yasağı meselesiyle ilgili yarın İstanbul’da sabah 39 ilçe başkanımızla bir toplantı gerçekleştiriyoruz. Cumartesi günü 26 belediye başkanımızla bir toplantı gerçekleştiriyoruz. ve sonrasında İstanbul’un seçili kadrolarıyla bu süreçleri değerlendiriyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu’nun bütün kadrolarıyla yanındadır. Ortaya çıkacak bir olumsuz sonuçta halkımızla birlikte çok güçlü bir mücadeleyi vereceğimizden hiç kimsenin en ufak bir şüphesi olmasın.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu